~Miyav~

21 Temmuz 2010 Çarşamba

Kendini Bulamayan Adam - 2

İşyerine giderken, bir yandan etrafımı izliyordum. Etrafta çok değişik dükkanlar vardı, çok farklı insanlar dolaşmaktaydı. O anda bir şey dank etti bana. Ben ne zaman araba kullanmayı öğrenmiştim? Bir an için panikledim. Kırmızı ışıkta durdum, arabanın torpido gözüne baktım. Şükürler olsun, ehliyetim vardı. 2011 yılının Temmuz ayında alınmış bir ehliyet, üzerinde benim fotoğrafım. Telefonuma baktım. 20 Temmuz 2010 Salı yazmaktaydı. Delirmeye mi başlıyorum acaba diye düşündüm, fakat aklım yerinde gibi hissediyordum.

GPS ekranına baktım. İşyerime vardığımı işaret ediyordu. İşyerim diye kayıtlı olan yer şöyle bir oteldi.

hıms

“Hasiktir nasıl ya? Ne oteli? Ne yapıyorum ki ben burada?”

Şöyle bir baktım binaya. Beş yıldızlı bir oteldi, oldukça da lükstü. Daha önce buraya geldiğimi hatırlamıyordum. Ben arabanın içinde kara kara düşünürken görevli olduğunu düşündüğüm kırmızı üniformalı biri geldi.

“Hoşgeldiniz efendim. Lütfen müsaade edin, aracınızı park alanına götüreyim.”

İkinci şaşkınlık. Basit bir iş yapmıyorum herhalde, yönetim kadrosunda falanım herhalde diye düşündüm.

Arabadan indim, otele girdim. Benim girmemle birlikte orada çalışanların havasının bir anda değiştiğini gördüm. Bellboylar kendilerine çeki düzen veriyor, resepsiyonda hanım hanımcık bir kız vardı, gömleğinin yakalarını düzeltiyordu. Herkesin gözü üzerimdeydi.

“Hoşgeldiniz efendim.”

“Günaydın efendim.”

“İyi sabahlar efendim.”

Kesin yönetim kurulundayım dedim içimden. Yüzümde o mutlu gülümseme belirdi tekrardan. Öylece yürüyordum, çalışanları görüyordum. Bellboyun teki beni kendimden alacak o cümleyi söyledi:

“Otelinize hoşgeldiniz efendim.”

“…Ne?”

“Otelinize hoşgeldiniz efendim.”

Bu koskoca otel bana mı aitti? Piyango vurmuş olmalıydı bana böyle bir yere sahip olabilmek için. Başım dönüyordu şaşkınlıktan, bu kadarı çok fazlaydı. Sadece tek bir soru sorabiliyordum kendime.

“Bütün bunları neden hatırlayamıyorum?”

Hiç iyi hissetmediğimi farkettim o an. Bir doktora görünmeliydim. Ofisimi, yaşam tarzımı, sahip olduğum hiç bir şeyi umursayacak halde değildim. Hangi ara edindim bütün bunları?

Dışarı çıktım, çalışanlar bu sefer şaşırmış bir şekilde arkamdan bakıyorlardı. Benim şaşkınlığımın yanında hiç bir şeydi. Endişelenecek bir şey yoktu zaten. Madem patron benim, kimse bir şey diyemez zaten diye düşündüm. Arabama bindim.

GPS ekranı yine bana ışığını yaktı arabayı çalıştırdığımda. “Nereye gideceksiniz?”

“Ulan derdimden bir sen anlıyorsun teknoloji.”

En yakın hastaneye olan direktifleri aldım, ve yola çıkmaya başladım…

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa