~Miyav~

2 Mayıs 2011 Pazartesi

Yeşillikler arasında bir gün

En son ne zaman şöyle çimlerin arasına beni aslında hiç rahatsız etmeyeceği kesin gibi görünen böceklerden çekinmeden yayıldım, hatırlayamıyorum. İnsanın enerjisini yerine getiren bir aktivite oysa ki, bunu sık sık yapmalıyım.

Desem bile, şöyle bir problem var tabii. Yaşadığım yerde çimen ne gezer?

İstanbul desek, en küçük bir koruluk / yeşil ortam bile sokakta eline el değmemiş gibi tavırlarla gezen kadınların sevişme ortamı olarak parsellenmiş. İstanbul’da bir miktar para bayılmadan kendini kimsenin olmadığı bir yerde çimlere yaymak imkansız. Tabii, çimlere yayılamayışımı denizin tuzlu kokusunu genzimden içeriye çekebildiğim kadar çekerek telafi ediyorum her gittiğimde – yeterli oluyor fazlasıyla.

Konya desek, tahıl ambarı derler Konya için, çayır, mera, hepsi bulunmakta. Fakat ne yazık ki öğrenci muhitlerine öyle uzak ve ulaşılmaz yerdeler ki, başka bir şehire gitmişlik duygusu bile verebiliyorlar.

Tabii hal böyle olunca, benim bedenim anca mezarda etrafımda kimsenin olmayacağı bir çim ve toprağa kavuşacak sanırım. Böyle bir keyif için ölmek zorunda olmak gerçekten çok can sıkıcı. Öyle güzel alıyor ki insanın üzerindeki negatif elektriği, içinizde kalan tek şey o salak Polyanna oluyor. O da kalsın canım, n’olacak.

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa